TBMM BAŞKANI ŞENTOP’TAN, YUNUS EMRE SEMPOZYUMU’NA VİDEO MESAJ
TBMM Başkanı Prof. Dr. Mustafa Şentop, “Yunus Emre, şimdi isimleri belki henüz anılmayan fakat aramızda yaşayan ve Yunus’la aynı kumaştan, aynı ruh dünyasından olan gençler; genç şair, yazar ve düşünürler tarafından geleceğe taşınacaktır. Buna inancım tamdır.” dedi.
TBMM Başkanı Mustafa Şentop, Tekirdağ Namık Kemal Üniversitesinde düzenlenen Yunus Emre Sempozyumu’nun açılışına video mesaj gönderdi.
Mesajında, vefatının 700’üncü yılı dolayısıyla Türkiye’nin önerisiyle UNESCO tarafından 2021 yılı anma ve kutlama yıl dönümü listesine “Yunus Emre”nin eklediğini belirten Şentop, Cumhurbaşkanlığı genelgesiyle de bu yılın, “Yunus Emre ve Türkçe Yılı” olarak ilan edildiğini ve yıl içinde “Bizim Yunus ve Dünya Dili Türkçe” başlıklarıyla etkinlikler düzenlenmesinin kararlaştırıldığını hatırlattı.
Tekirdağ Namık Kemal Üniversitesince, Türkçe’nin kurucu büyük şairlerinden Yunus Emre ve eserleri hakkında böyle bir bilimsel toplantı düzenlemesine katkı sunan Tekirdağ Üniversitesi Rektörlüğüne ve Türk Dil Kurumuna teşekkür eden Şentop, “Türk milletinin en büyük ve tükenmez serveti ve hazinesi, şüphesiz dilimiz Türkçedir. Dünyanın en geniş bir yüzeyine yayılmış olarak yaşayan ve Türkçe konuşan toplumların tarihin seyri içinde değişim ve gelişimine bağlı olarak dilimiz Türkçe de canlı bir organizma olarak esnemeler ve gelişmeler yaşamaktadır.” değerlendirmesinde bulundu.
Toplumsal gelişme ve değişmeler ile dildeki değişme ve gelişmelerin, etkileşim içinde olduğunu belirten Şentop, şöyle devam etti:
“Toplumun yeryüzü tasavvuru ve evren ufku dile yansıdığı gibi dilin büyük şairler ve düşünürler tarafından işlenmiş hali de topluma yeni ufuklar ve yepyeni anlam dünyaları açarak onu yenilemekte ve yüceltmektedir. Bu etkiyi 10 veya 20 yıllık kısa sürelerde çıplak gözle görmek belki mümkün olmayabilir fakat 50 veya 100 yıllık zaman aralığından baktığımızda net olarak görülecektir. Nitekim çağımızın büyük şairi ve düşünürü olup kimi çağdaşları tarafından ‘bugünkü Yunus Emre’ olarak da anılan Sezai Karakoç, ‘Yunus Emre’ adıyla bu büyük şairi anlatmak için bir kitap telif etmiş ve dil-toplum etkileşimine özellikle dikkat çekmiştir. O kadar ki Karakoç, kitabında Yunus Emre’den önce onun doğup büyüdüğü tarihi, coğrafi ve sosyolojik atmosferi üçlü bir perspektifle ele almış, önce ‘çevre’yi anlatmıştır. Çünkü Karakoç’a göre, her büyük insan gibi Yunus da içine doğduğu dilin ve tarihi toplumsal şartların bir ‘ürünü’ olduğu gibi Türkçe’yi anlam ve hayal sınırlarını genişleterek işlemesinin; dili yüksek zeka ve sezgi gücüyle kullanmasının sonuçları bakımından kendisi de adeta toplumu yeniden kuran bir kişidir. Nitekim Sezai Karakoç’un gerek bu kitabından gerekse ‘Mevlana’ adlı kitabından, 600 yıl süren Osmanlı Devleti’nin asıl kurucularının, 13’üncü yüzyılın Hacı Bektaş, Mevlana ve Yunus Emre gibi büyük aydınları olduğunu; siyasi ve askeri anlamdaki kuruluştan önce bu öncülerin toplumu inanç, düşünce ve sanat atmosferinde kurdukları sonucuna varıyoruz.”
Kurucu aydınların bu evrensel rollerini yerine getirmelerinde, onların en büyük ve bazen tek araçları güçlü, büyük, zengin ve işlenmiş Türkçe olduğunu dile getiren Şentop, şunları kaydetti:
“Bunun en güçlü bir örneği de Yunus Emre’dir. Öyle ki temel metinleri Arapça olan İslamiyet, Yunus Emreler aracılığıyla Türkçe ile de ifade edilir olmuştur. Öte yandan Yunus Emreler sayesinde Türkçe, bir ‘Müslüman dili’ olmuş; dil bu yeni inancı da kapsayarak genişlemiş ve güçlenmiştir. Vefatının 700’üncü yılında saygı ve minnetle andığımız Yunus Emre, şimdi isimleri belki henüz anılmayan, fakat aramızda yaşayan ve Yunus’la aynı kumaştan, aynı ruh dünyasından olan gençler; genç şair, yazar ve düşünürler tarafından geleceğe taşınacaktır. Buna inancım tamdır. Yahya Kemal’in de işaret ettiği gibi Türkçe, alevleri meşaleden meşaleye ve elden ele aktarılarak kıyamete kadar taşınacak bir bayraktır. Ateşi sönmeyecek söz bayrağımız Türkçe’mizdir, büyük şiirimizdir.”