MECLİS’TE “DEMOKRASİ NÖBETİ”
Gençlik ve Spor Bakanlığı tarafından 81 ilden Ankara’ya getirilen sporcuların 15 Temmuz Demokrasi ve Milli Birlik Günü etkinlikleri kapsamındaki “demokrasi nöbeti” sona erdi. TBMM Başkanı Prof. Dr. Mustafa Şentop, “15 Temmuz gecesinde somutlaşan ihanet, aslında tarih boyunca var olan anlayışın, ihanet karakterinin bir yansımasıydı.” dedi.
FETÖ’nün 15 Temmuz’daki hain darbe girişiminin dördüncü yılı dolayısıyla Gençlik ve Spor Bakanlığı tarafından 81 ilden Ankara’ya getirilen sporcular darbe girişimi sırasında Meclis’in bombalanan yerlerini gezdi.
Sporcular daha sonra TBMM 15 Temmuz Anıtı önünde “demokrasi nöbetini” başlattı. 15 Temmuz şehitlerinin fotoğraflarının bulunduğu tişörtleri giyen sporcular, yeni tip koronavirüs (Kovid-19) salgını nedeniyle maske ve sosyal mesafe kuralına uydu.
TBMM Başkanı Mustafa Şentop, 81 ilden Ankara’ya gelen sporcuların 15 Temmuz Demokrasi ve Milli Birlik Günü etkinlikleri kapsamında Mecliste gerçekleştirdiği “demokrasi nöbeti”ne katıldı.
Şentop, burada yaptığı konuşmada, 81 ilden Ankara’ya gelen sporcuların sembolik ancak çok büyük anlamı olan bir işi Mecliste gerçekleştirdiğini söyledi.
15 Temmuz’un iki boyutuyla ele alınması gerektiğini dile getiren Şentop, birinci boyutunun millet-devlet olarak karşılaşılan ihanetin büyüklüğüyle ilgili olduğunu belirtti.
TBMM Başkanı Şentop, bu ihanetin asla unutulmaması gerektiğini vurgulayarak şöyle konuştu:
“15 Temmuz gecesinde ortaya çıkan, somutlaşan ihanet, aslında tarih boyunca var olan anlayışın, ihanet karakterinin bir yansımasıydı. Bu topraklarda şükür ki sayıları çok az olmakla birlikte bu millete, bu vatana ihanet içerisinde bulunan insanlar her zaman var olmuştur. Bunlar yüz yıllar boyunca da vardı. İstiklal Harbi’nin başlangıcında, Erzurum’da, Sivas’ta kongreler yapılırken daha sonra TBMM 100 yıl önce açılırken İstiklal Harbi devam ederken de bu şekilde, sayıları az olmakla beraber topluluklar vardı. Onlar zaman zaman bu memlekette darbe teşebbüsünde bulundu, millete karşı ihanet içerisinde bulundu. 15 Temmuz bu ihanet anlayışının, fikrinin, hissinin, karakterinin aslında aşağı doğru alçalarak zirve yaptığı bir noktadır.”
Geçmişteki darbe ve darbe teşebbüslerinin bazı devletlerle, istihbarat örgütleriyle irtibatının bulunduğunu ifade eden Şentop, 12 Eylül 1980 gecesi darbe olduğunda, ABD Başkanı Jimmy Carter’ın tiyatroda bir oyun izlediğini, darbe haber verildiğinde kimlerin yaptığını sorduğunda “Bizim çocuklar.” cevabının verildiğini anlattı. Şentop, sözlerini şöyle sürdürdü:
“Türkiye’de bu darbeler ve darbe teşebbüslerini yapanlar bu milletin çocukları değil başkalarının çocuklarıydı. 15 Temmuz’da bütünüyle bu yabancı, Türkiye düşmanı yapıların taşeronluğunu yapan bir örgüt, yıllarca içimizde besledikleri bir örgüt bu darbe teşebbüsünde bulunmuştu. Milletimize, devletimize karşı ihanet hissiyatı içerisinde bulunan, karakteri ihanet olanları iyi anlamamız lazım. Türkiye’de hükümeti, iktidarı elde edebilmek, Türkiye’nin dışındaki bazı unsurların bu topraklarda temsilciliğini yapan gazetecisinden akademisyenine, siyasetçisine kadar insanlar az da olsa mutlaka bulunmuştur ama biz bu anlayışa karşı, bu ihanet hareketine karşı teyakkuz halinde bulunmak mecburiyetindeyiz. 15 Temmuz’da bunu yaşadık. FETÖ uluslararası bazı yapıların, istihbarat örgütlerinin taşeronluğunu yapan bir örgüt. Milletin kendilerine bu toprakları korumak için verdiği silahları, tankları, uçakları millete karşı çeviren ve millete karşı kullanan ihanet içerisindeki grubu milletimiz asla affetmeyecektir.”
Meclis bahçesine 15 Temmuz gecesi 02.32’de ilk bombanın atıldığını, atılan bu bombanın zihinlerden çıkarılmaması için de yerinin saklandığını belirten Şentop, TBMM Genel Kurulunda ihanet hareketine karşı milletvekilleri direnirken atılan ikinci bombanın ise Genel Kurul salonuna yakın bir noktaya isabet ettiğini aktardı. Şentop, o gece Meclise üç bombanın atıldığını söyledi.
Şentop, darbe teşebbüsünde TBMM ve Cumhurbaşkanlığı Külliyesi’nin bombaların hedefi olduğuna işaret ederek, “Bu iki yer de milletimizin temsiliyle özdeşleşmiş yerler, sembolik anlamı olan yerler. Aslında doğrudan millet hedef alınmıştır.” dedi.
15 Temmuz’un ikinci boyutunun da bu büyük ihanet karşısında milletin gösterdiği destansı direniş olduğunu vurgulayan Şentop, şöyle konuştu:
“15 Temmuz’a kadar darbelerle, darbe teşebbüsleriyle karşılaştık. Milletimiz hiçbirisinde sokaklara, caddelere düşerek, doluşarak bu ihanet hareketlerine karşı mücadele etmiş değildi. 15 Temmuz’daki direnişi devletimizi, anayasal düzeni milletimizin sahiplenmesi anlamında çok önemli bir adım olarak görüyorum. Bu tablo karşısında bir daha Türkiye’de, içinde ihanet fikri olanların bunu gerçekleştirebilecekleri bir ortamı bulamayacaklarını, milletimizin bu sahiplenmesi karşısında tüm dünyaya göstermiş oluyoruz. Cumhurbaşkanımızın çağrısıyla milletimiz sokaklara indi. Herkes çağrı yapabilirdi ama her çağrıya milletimiz icabet etmeyebilirdi. Niye icabet etti? Çünkü herkes biliyordu ki Cumhurbaşkanımız sokaklara caddelere meydanlara davet ediyorsa milletimizi önce kendisi sokaklara caddelere meydanlara gidecektir.”
Gençlik ve Spor Bakanı Mehmet Muharrem Kasapoğlu, sporcuların, bu anlamlı gecede Gazi Mecliste “demokrasi nöbeti”nde kendileriyle beraber olduğunu belirterek, “Sizler bizim umudumuzsunuz, gururumuzsunuz. Sizlerle yarınlara emin adımlarla, inançla, gayretle, azimle yürümenin heyecanı, onurunu yaşıyoruz.” dedi.
FETÖ’nün 15 Temmuz 2016’da Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın şahsında Türkiye’ye ve milletin varlığına kastettiğini söyleyen Kasapoğlu, “Bu topraklar, tarih boyunca nice başarılar, zaferler gördüğü gibi nice karanlık oyunlara ve ihanetlere de şahitlik etmiştir. İşte 15 Temmuz gecesi milletçe maruz kaldığımız alçak saldırı da Anadolu topraklarının o derin hafızasına işlenmiştir.” diye konuştu.
Kasapoğlu, 15 Temmuz’da milletin çelikten iradesinin karanlık planları bozduğunu ifade ederek, “Bu topraklarda ilk sözü de son sözü de bu aziz milletin söylediği, söyleyeceği bir kez daha en güçlü şekilde ortaya konulmuştur.” dedi.
Ahlat’tan Söğüt’e, Söğüt’ten Dumlupınar’a, Dumlupınar’dan 15 Temmuz’a uzanan kutlu yol boyunca tek şeyin milletin istiklal aşkı ve iradesi olduğunu vurgulayan Kasapoğlu, şöyle devam etti:
“Bu irade istiklal şairimizin, ‘Cihan yıkılsa emin ol bu cephe sarsılmaz.’ ifadesinde en güzel şekilde ortaya konulmuştur. İşte 15 Temmuz millet olma hikayemizin bir kez daha ispatıdır. 15 Temmuz can vererek yazılmış bir özgürlük mücadelesinin, demokrasi destanının sembolüdür. İşte bu ruhun evvelinde Malazgirt, Çanakkale vardır. İşte bu ruh Akif’in, ‘Cehennem olsa gelen, göğsümüzde söndürürüz.’ dediğidir. 15 Temmuz’a sahip çıkmak, bu ruhu diri tutmak, Allah katında diri oldukları tasdik olunan aziz şehitlerimize karşı hepimizin boyun borcudur. Hepimiz biliyoruz, inanıyoruz ki bu aziz millete, bu kutsal ülkeye kasteden her türlü düşmanlığa karşı istiklal mücadelemiz azimle, kararlılıkla sürmektedir.”
Bu mücadelede nöbetin her daim olduğu gibi yine kendilerinde ve gençlerde olduğunu dile getiren Kasapoğlu, “Malazgirt’te Alparslan’ın duası, Söğüt’te Osman Gazi’nin rüyası, Kocatepe’de Gazi Mustafa Kemal Atatürk’ün çağrısı hep aziz, aynı mesaja işaret eder, aynı emaneti vurgular. Bu emanet Türkiye’dir. Bu emanet bugün halen dimdik ayaktadır ve Allah’ın izniyle, inayetiyle ilelebet payidar kalacaktır. İşte bugün sayın Cumhurbaşkanımız Recep Tayyip Erdoğan’ın ‘Ya olacağız ya öleceğiz.’ diyerek tarif ettikleri tavizsiz ve dik duruş o emanete can pahasına sahip çıktığımızın da en güçlü ispatıdır.” ifadesini kullandı.
Türkiye’nin büyük bir ülke olduğunu ve milletin, ihanet şebekelerinin oynadığı kirli oyunlara hiçbir zaman teslim olmayacağını vurgulayan Kasapoğlu, “Asırlar önce bu aziz milletin kurduğu, yaşattığı şanlı medeniyet, ilelebet gelecek nesillerimizle birlikte bu güçlü geleneğiyle, tarih şuuru ve bilinciyle birlikte var olmaya devam edecektir.” dedi.
Kasapoğlu, istiklal mücadelesinin sembolü olarak kurulan Gazi Meclis’in 15 Temmuz’da demokrasi destanını bir kez daha yazdığını belirterek, “Demokrasimize, özgürlüğümüze, milli irademize gözümüz gibi bakmak en önemli görevimizdir. Bunlar Türkiye’yi Türkiye yapan değerlerdir.” diye konuştu.
Bakan Kapasoğlu, milletin uçağıyla, tankıyla, topuyla milleti vurmaya çalışan hainleri hiçbir zaman unutmamanın ve unutturmamanın görevleri olduğunu da söyledi.
Daha sonra, Piyade Astsubay Kıdemli Başçavuş Ömer Halisdemir’in şehit edildiği saatte Halisdemir ve 15 Temmuz şehitleri için kırmızı ve beyaz renkte balonlar uçuruldu.
Ardından TBMM Başkanı Şentop, Gençlik ve Spor Bakanı Kasapoğlu ve iki milli sporcu, Mecliste ilk bombalanan alana karanfil bıraktı.
Kur’an-ı Kerim tilaveti ve duaların ardından sporcularla söyleşilerin de yapıldığı etkinlikte, Şentop ve Kasapoğlu, demokrasi nöbetçisi sporcularla sohbet etti, hatıra fotoğrafı çektirdi.
Bakanlık tarafından dağıtılan “Kalkışma” isimli kitabın da okunduğu etkinlikte 15 Temmuz gecesini anlatan video gösterimleri sunuldu.
Gençlik ve Spor Bakanlığı tarafından 81 ilden Ankara’ya getirilen sporcuların, Meclis’e ilk bombanın atıldığı yer olan TBMM 15 Temmuz Anıtı’nın bulunduğu bahçede başlattığı “demokrasi nöbeti” Meclis Camisi’nde kılınan sabah namazının ardından sona erdi.