Edit Content

Biyografi

6 Ağustos 1968’de Tekirdağ’da doğan Mustafa Şentop , Türk siyasetçi ve 24, 25, 26. Dönem Adalet ve Kalkınma Partisi (AK Parti) İstanbul, 27. Dönem AK Parti Tekirdağ milletvekili...

İletişim

 TBMM BAŞKANI ŞENTOP, 5. DÜNYA PARLAMENTO BAŞKANLARI KONFERANSINA KATILDI

TBMM BAŞKANI ŞENTOP, 5. DÜNYA PARLAMENTO BAŞKANLARI KONFERANSINA KATILDI

TBMM Başkanı Prof. Dr. Mustafa Şentop, Avusturya’nın başkenti Viyana’da Parlamentolar Arası Birlik (PAB) tarafından düzenlenen 5’inci Dünya Parlamento Başkanları Konferansı’na katıldı.

Cenevre merkezli, 179 parlamentonun üyesi olduğu PAB’ın düzenlediği ve yüzden fazla ülkenin parlamento başkanlarının bir araya geldiği konferansta Şentop’a, TBMM Dışişleri Komisyonu Başkanı ve AK Parti İstanbul Milletvekili Akif Çağatay Kılıç, PAB Türk Grubu Başkanı ve AK Parti İstanbul Milletvekili Ravza Kavakcı Kan ile TBMM Türkiye-Avusturya Parlamentolar Arası Dostluk Grubu Başkanı ve AK Parti Adıyaman Milletvekili Muhammed Fatih Toprak eşlik etti.

Konferansın açılış oturumuna katılan Meclis Başkanı Şentop, konferans salonunda, Azerbaycan Milli Meclis Başkanı Sahibe Gafarova, Güney Kore Ulusal Meclis Başkanı Park Byeong-seug, Yemen Temsilciler Meclisi Başkanı Sultan Saeed Al Barkani, Cibuti Ulusal Meclis Başkanı Mohamed Ali Houmed’in yanı sıra birçok ülkenin parlamento başkanıyla selamlaştı.

Konferansın açılış konuşmasını yapan PAB Başkanı Duarte Pacheco, iki yıl önceki PAB toplantısından sonra ilk kez yüz yüze bir araya geldiklerini söyleyerek, bu konudaki memnuniyetini dile getirdi.

Yeni tip koronavirüs (Kovid-19) salgını nedeniyle 2021’de 4 milyondan fazla insanın vefat ettiğini anımsatan Pacheco, “Yoksulluk ile zengin ve fakir arasındaki uçurum da giderek arttı ve maalesef eşitsizlik de artıyor.” diye konuştu.

Salgından pek çok şey öğrendiklerini dile getiren Pacheco, “Dünyamızın ne kadar küçük olduğunu bir kez daha fark ettik. Aslında ufak, küçücük bir virüsle mücadelemizde dahi nasıl başarısız olabileceğimizi de gördük. Biz ne kadar kibre düşsek de küçücük bir virüs aslında bize pek çok şey öğretti. Ancak birlikte çalışırsak küresel problemlere bir çözüm üretebiliriz.” ifadesini kullandı.

Pacheco, Kovid-19 nedeniyle aralarında parlamenterlerin de bulunduğu milyonlarca insanın hayatını kaybettiğini hatırlatarak, katılımcıları saygı duruşunda bulunmaya davet etti.

Gine’deki askeri darbeye de değinen Pacheco, “Güç ile anayasanın değiştirilmesine karşıyız. Parlamentolar Arası Birlik, Gine’deki milletvekillerinin hayatlarından endişe duyuyor.” dedi.

Dünyada yalnızca parlamentolara saldırıların gerçekleşmediğini, bunun yanı sıra çığ gibi büyüyen bir terör tehlikesi ve şiddet içeren aşırıcılıkla karşı karşıya kalındığına işaret eden Pacheco, “Bu, artık bir kanser gibi, durmadan yayılıyor. Bu musibetlerle nerede karşılaşırsak karşılaşalım tepki göstermemiz lazım. Terörizmle birlikte savaşmamız gerekiyor. Bizim terörü kabul etmemiz asla söz konusu olamaz. Dünya bizi dayanışma ve liderliğe çağırıyor.” görüşünü paylaştı.

İklim değişikliğiyle mücadele çağrısında bulunan Pacheco, “Dünyanın her yerinde net şekilde görüyoruz ki dünyamızı yok ediyoruz, tahrip ediyoruz. Bu bağlamda parlamento başkanlarının göstereceği direnç çok önemli. Biz iklim krizine seyirci kalamayız. Çünkü meclis başkanları olarak bir şeyleri değiştirebilme erkine sahibiz. Mevcut durumu değiştirebiliriz, değiştirmeliyiz.” sözlerini sarf etti.

Norveç Parlamento Başkanı Tone Wilhelmsen Tröen ise kadın-erkek eşitliğine değinerek, “Cinsiyet eşitliğine dayalı bir politikaya ihtiyaç var.” dedi.

Bunun için de güçlü bir siyasi iradeye ihtiyaç duyulduğunu söyleyen Tröen, “Kadınlarımızın ekonomik olarak güçlendirilmesi ve pandemi sonrası toparlanma döneminde kadınların sesinin duyulması önemli.” değerlendirmesinde bulundu.

Kadınların siyasete erişim ve toplumsal cinsiyet eşitliği önündeki engellerin kaldırılmasının ve cinsel tacizlerin önlenmesinin önemli olduğunu vurgulayan Tröen, bu bağlamda parlamento başkanlarının etkisinin ulusal sınırlar içinde kalmamasını ve küresel alanda bu etkinin gösterilmesini istedi.

Tröen, bu bağlamda Afganistan’ın unutulmaması gerektiğini ifade ederek, Afganistan’da hak ve özgürlüklerin tehdit altında olduğunu kaydetti.

Birleşmiş Milletler 76. Genel Kurul Başkanı Abdulla Shadid de insanların sorumluluk taşıyanlardan, daha adil ve düşmanlıkların azaldığı bir dünya istediklerini belirtti.

Burada çok taraflılığın önemli olduğunu dile getiren Shadid, iklim değişikliği ve salgınla mücadelede tüm ülkelerin birlikte çalışması gerektiğini vurguladı.

Konferansın açılış oturumunun ardından genel müzakerelere geçildi.

TBMM Başkanı Şentop, konferansta genel müzakereler çerçevesinde “Çevrim içi ve çevrim dışı ortamlarda yanlış bilgilendirme ve nefret söylemiyle mücadele, daha güçlü yasal düzenlemeler gerektirmektedir” başlıklı önerge üzerinde konuştu.

TBMM Başkanı Mustafa Şentop, “Popülist siyasetçiler ve medya tarafından normalleştirilmeye çalışılan dezenformasyon ve nefret söylemi tıpkı Kovid-19 gibi ’21’inci asrın bir başka salgını’ olarak tanımlanabilir. Bu noktada demokratik devletlerimizin ve parlamentolarımızın salgını ortadan kaldıracak aşıyı geliştirmesi gerektiğini düşünüyorum. Bunun tek çözüm yolu, söz konusu zehirli söyleme karşı hukuk çerçevesinde mücadele etmek için en isabetli kanunları yapmaktır.” dedi.

Konferansta, interaktif genel müzakereler kapsamında ele alınan “Çevrim içi ve çevrim dışı ortamlarda dezenformasyon ve nefret söylemiyle mücadele, daha güçlü yasal düzenlemeler gerektirmektedir.” başlıklı önerge üzerinde konuşma yapan Şentop, dezenformasyon yoluyla inşa edilen sahte gerçekliklerle toplumlar ve demokrasilerin üzerinde algı operasyonlarının yürütüldüğünü söyledi.

Bununla toplum psikolojisini olumsuz etkileyerek insanlar arasındaki güven duygusunu yok etmenin ve neticede demokratik toplum düzenine zarar vermenin hedeflendiğini ifade eden Şentop, “Günümüzde bazı sosyal medya platformları yalan haber, iftira, terör propagandası, darbe çağrısı, itibar suikastı, hedef gösterme, nefret söylemi ve ırkçılığın beşiği olmuş vaziyettedir. Bu bağlamda karşı karşıya bulunduğumuz en büyük tehditlerden biri dijital faşizmdir.” diye konuştu.

Bir grup özel şirketin, neredeyse bütün insanlığın bilgiye erişimini şekillendiren bir otorite haline dönüştüğünü, terör örgütlerinin de söz konusu platformlar kanalıyla dezenformasyon ve nefret söylemini özgürce ve korunaklı şekilde yayabildiğini belirten Şentop, “ABD ve Avrupa Birliği’nin terör listesindeki PKK ve Türkiye’de kanlı bir darbe teşebbüsünde bulunan FETÖ mensuplarının bahse konu platformlardaki propaganda faaliyetleri, bu olgunun bariz örnekleridir.” dedi.

Nefret söyleminin, küresel ölçekte yükselişte olan İslam düşmanlığı, popülizm, ırkçılık ve yabancı karşıtlığının da en yaygın aracı haline geldiğini vurgulayan Şentop, “Uluslararası toplum, pek çok gelişmiş hukuk sisteminde özel olarak düzenlense de nefret saikiyle işlenmiş kara lekelerden gerekli dersi maalesef çıkaramamaktadır.” ifadesini kullandı.

Şentop, son dönemde savaş coğrafyalarından göç etmek zorunda kalan sığınmacıları hedef alan saldırıların özellikle Avrupa’da artış gösterdiğini endişeyle müşahede ettiklerini dile getirerek, nefret söylemiyle karşı karşıya kalan sığınmacıların, göçmen ve yurtsuz kişilerin maddi ve manevi kişiliklerinin zarar görmesinin en temel insan hakkı olan yaşam hakkının ihlali anlamına geldiğini söyledi.

Nefret söyleminin, ön yargının ve ayrımcılığın en zehirli biçimi olarak ortaya çıktığını, esasen toplumu oluşturan gruplar arasında bir dışlama, değersizleştirme ve düşmanlaştırma ideolojisi olduğunu anlatan Şentop, şunları kaydetti:

“Popülist siyasetçiler ve medya tarafından normalleştirilmeye çalışılan dezenformasyon ve nefret söylemi tıpkı Kovid-19 gibi ’21’inci asrın bir başka salgını’ olarak tanımlanabilir. Bu noktada demokratik devletlerimizin ve parlamentolarımızın salgını ortadan kaldıracak aşıyı geliştirmesi gerektiğini düşünüyorum. Bunun tek çözüm yolu da söz konusu zehirli söyleme karşı hukuk çerçevesinde mücadele etmek için en isabetli hukuki düzenlemeleri yapmak, uluslararası sözleşmeleri geliştirmektir. Nefret söyleminin ve dezenformasyonun yol açtığı zarar ile orantılı yaptırımların kararlılıkla uygulanması da sürecin bütünleyici ve olmazsa olmaz şartıdır. Uluslararası çok uluslu şirketler ulusal kanunları ve hukuk düzenini tanımamak, ayrı bir hukuk düzeni geliştirmek arzusundadır. Burada parlamentoların birlikte hareket etmesi gerektiği kanaatindeyim.”

Avrupa Konseyi Parlamenterler Meclisi Başkanı Rik Daems, Arjantin Geçici Senato Başkanı Claudia Ledesma Abdala, Bangladeş Parlamento Başkanı Shirin Sharmin Chaudhury ile Nijerya Temsilciler Meclisi Başkanı Hakeem Gbajabiamila’nın sunduğu önerge üzerinde, Avusturya Ulusal Meclis Başkanı Wolfgang Sobotka, Belçika Senato Başkanı Stephanie D’Hose, Birleşik Arap Emirlikleri Federal Milli Konsey Başkanı Saqr Ghobash, Bosna-Hersek Temsilciler Meclisi Başkanı Denis Zvizdic, Bahreyn Parlamento Başkanı Fawzia Zainal, Umman Şura Konseyi Başkanı Şeyh Halid bin Hilal Al Maawalı, Sao Tome ve Principe Ulusal Meclis Başkanı Delfim Neves, Kuveyt Milli Meclis Başkanı Marzuk Ali Al-Ganim, Doğu Afrika Yasama Meclisi Başkanı Ngoga Karoli Martin, Irak Temsilciler Meclisi Başkanı Hasan Kareem Mutar Al-Chaabawi ile Libya Temsilciler Meclisi Başkan Yardımcısı Fouzi Salim de görüşlerini dile getirdi.

Bu arada TÜRKPA üyesi ülkeler parlamento başkanları onuruna çalışma yemeği veren Şentop, Avusturya Ulusal Meclisi Başkanı Wolfgang Sobotka ve PAB Başkanı Duarte Pacheco ile ayrı ayrı görüştü.