TBMM BAŞKANI ŞENTOP, MALAZGİRT ZAFERİ’NİN 950. YIL DÖNÜMÜ KUTLAMA PROGRAMINDA
TBMM Başkanı Prof. Dr. Mustafa Şentop, Türkiye Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan ile Malazgirt Milli Park Alanı’nda, Malazgirt Zaferi’nin 950. Yıl Dönümü Kutlama Programı’na katıldı.
Malazgirt Zaferi’nin 950. yıl dönümü kutlama programı, Kur’an-ı Kerim okunmasıyla başladı.
Konuşmalardan önce Jandarma Mehteran Birliği konser verdi. Konuşma yapılan platformda tarihte kurulmuş 16 Türk devletinin bayrakları yer aldı.
Programa Cumhurbaşkanı Erdoğan ve TBMM Başkanı Şentop’un yanı sıra, Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın eşi Emine Erdoğan, Cumhurbaşkanı Yardımcısı Fuat Oktay, MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli, Adalet Bakanı Abdulhamit Gül, Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanı Vedat Bilgin, Kültür ve Turizm Bakanı Mehmet Nuri Ersoy, Milli Eğitim Bakanı Mahmut Özer, Milli Savunma Bakanı Hulusi Akar, Sağlık Bakanı Fahrettin Koca, Tarım ve Orman Bakanı Bekir Pakdemirli, AK Parti Genel Başkanvekilleri Numan Kurtulmuş ve Binali Yıldırım ile Cumhurbaşkanlığı İletişim Başkanı Fahrettin Altun da katıldı.
Cumhurbaşkanı Erdoğan, Malazgirt Milli Park Alanı’nda düzenlenen Malazgirt Zaferi’nin 950. yıl dönümü kutlama programında konuştu.
Erdoğan, Anadolu’yu ebedi yurt haline getiren Malazgirt Zaferi’nin 950. yıl dönümünde Sultan Alparslan’dan başlayarak tüm kahramanları, şehitleri, gazileri rahmetle yad etti.
Dün, ecdadın bu toprakları yurt edinmek için akın akın Anadolu’ya gelirken, adeta bir toplanma ve dağılma merkezi işlevi gördüğü Ahlat’ta olduklarını anımsatan Erdoğan, Ahlat’ı medeniyete ve tarihe yeniden kazandırmak için hem Cumhurbaşkanlığı hem bakanlıklar bünyesinde önemli yatırımlar yaptıklarını söyledi.
Van Gölü kıyısında inşa edilen Cumhurbaşkanlığı Külliyesi’nden gençlik kampına, millet bahçesine kadar nice yatırımlarla bölgeyi tarihi önemine yakışır eserlere kavuşturduklarını belirten Erdoğan, “Gençlerimize miras bırakacağımız bu eserleri ebedi vatanımız Anadolu’ya vurduğumuz mühürleri yeniden hatırladığımız, canlandırdığımız semboller olarak görüyoruz.” diye konuştu.
Bugün de Malazgirt Zaferi’nin yıl dönümü vesilesiyle fetih programında olduklarını ifade eden Erdoğan, “Malazgirt için Anadolu’daki tarihimizin sıfır noktası tanımı yapılır. Evet, Türk tarihinin Malazgirt’ten önce ve Malazgirt’ten sonra olarak tasnif edildiği yer işte tam da burasıdır. Bizim tarihimizde kolay kazanılmış zafer yoktur. Malazgirt Zaferi’nin de gerisinde çok büyük emek, gayret, fedakarlık vardır.” ifadelerini kullandı.
Büyük Selçuklu Devleti’nin, kendisine istiklali kazandıran Dandanakan Zaferi’nin hemen ardından Anadolu’ya yönelme kararı aldığını hatırlatan Erdoğan, şöyle devam etti:
“Çağrı Bey keşif maksatlı akınları tamamlayıp ülkesine döndüğünde aslında fethin ilk müjdesini de vermişti. Bu hayali gerçeğe dönüştüren ise oğlu Sultan Alparslan oldu. Tabii tarihimizin her döneminde olduğu gibi o yıllardan da milletimizi bölmeyi, devletimizi yıkmayı hedefleyen iç ve dış saldırılarla karşı karşıyaydık. Sultan Alparslan bir taraftan İslam dünyasını Selçuklulara karşı kışkırtan Fatımilerle, diğer taraftan haçlı ruhuyla Müslümanlara saldıran Bizansla aynı anda mücadele ediyordu. Buna rağmen Sultan Alparslan’ın hükümdarlığı dönemi devlette nizamın, halkta memnuniyetin zirveye ulaştığı bir devir olarak tarihe nakşolmuştur.”
Fethettiği her yerde ecdadın estetik anlayışının en güzel örneklerini sergileyen bir imar hareketi başlatan Sultan Alparslan’ın bu geniş coğrafyada birliğin ve adaletin tesisi için samimi gayret gösterdiğini belirten Erdoğan, devletinin sınırlarını bir taraftan Hazar sahillerine diğer taraftan Akdeniz kıyılarına kadar genişleten Sultan Alparslan’ın Mısır seferine çıkarken yolu üzerindeki Malazgirt kalesini aldığını, Diyarbakır ve Urfa üzerinden Halep’e kadar ulaştığını anlattı.
Bizans İmparatoru’nun ise büyük bir ordu ile Selçuklu ilerleyişini durdurmak için yola çıktığını aktaran Erdoğan, Türklerin elinde bulunan Malazgirt kalesini zapt eden ve halkın tamamını kılıçtan geçiren Bizans ordusunun sergilediği vahşeti haber alan Sultan Alparslan’ın istikametini Ahlat Malazgirt’e çevirdiğini ve önce sulh yolunu deneyerek Bizans İmparatoru’na bir elçi gönderdiğini dile getirdi.
Selçuklu elçisiyle İmparator arasında geçen diyaloğu aktaran Erdoğan, şöyle devam etti:
“İmparator, ordusunun büyüklüğüyle gururlanan bir ruh haliyle Selçuklu elçisine ‘İsfahan mı daha güzel yoksa Hemedan mı’ diye sorar. Elçinin cevabını beklemeden de ‘Hemedan’ın soğuk olduğunu duydum, hayvanlarımız orada kışlar, biz de İsfahan’da kışlarız’ diye konuşmasına devam eder. Selçuklu elçisi ‘Evet hayvanlarınız Hemedan’da kışlar ama sizin nerede kışlayacağınızı bilemem’ deyince imparatorun suratı asılır. Tabii sulh mümkün olmayınca savaş kaçınılmaz hale gelir. Malazgirt ovasında bugün, 26 Ağustos 1071 tarihinde yapılan meydan savaşında Bizans büyük bir bozguna uğrarken Büyük Selçuklu Devleti tarihin en şanlı zaferlerinden birini kazanmıştır. Bu zaferin ardından Malazgirt ovasından başlayıp Ege ve Marmara kıyılarına kadar ilerleyen Türk obaları adım adım bu toprakları vatan haline dönüştürmüştür.”
Anadolu’da kısa sürede teşkilatlanan beylikler zamanında inşa edilen camiler, medreseler, kütüphaneler, çeşmeler, köprüler, çarşılar, hanlar ve kervansarayların bu toprakları yepyeni bir çehreye büründürdüğüne işaret eden Erdoğan, “Her zaman dediğimiz gibi bizim medeniyetimiz kökü sevgiye, hoşgörüye, hakka, adalete dayalı bir fetih medeniyetidir. Tarih, fethettiğimiz bütün beldelerde güveni, huzuru, hoşgörüyü ve refahı hakim kılmak için milletçe verdiğimiz büyük mücadelelerin şahididir. Bugün de ecdadımızdan aldığımız ilhamla kendi vatanımızı ve bayrağımızı dalgalandırdığımız her yeri eman ve esenlik yurdu haline getirmenin mücadelesini veriyoruz.” ifadelerini kullandı.
Malazgirt’in tarihin tozlu raflarındaki sıradan bir zafer olmadığını vurgulayan Erdoğan, “Malazgirt, maziden atiye kurduğumuz köprünün başlangıcındaki en önemli taşıyıcı sütundur. Bugün 950. yıl dönümüne ulaştığımız Malazgirt Zaferi’nin bininci yılı olan 2071’i de bu köprünün diğer tarafındaki ikinci büyük ayağı haline dönüştürmek istiyoruz. Bu iki taşıyıcı sütun arasındaki kemerin her bir tuğlası alın teriyle, kanla, canla, azimle verilen mücadeleyle döşenmiştir.” dedi.
Anadolu Selçuklu Devleti’nden Osmanlı’ya, oradan Cumhuriyete kadar uzanan bu mücadeleler silsilesinde nice zaferler ve sevinçler yanında nice hüzünler de bulunduğunu belirten Erdoğan, Malazgirt’ten başlayıp İznik ve Konya’ya, ardından Söğüt’ten başlayıp Bursa, Edirne ve İstanbul’a bir asır önce de Ankara’ya kadar uzanan bu uzun yürüyüşün her anının kendileri için ibretlerle dolu olduğunu söyledi.
Cumhurbaşkanı Erdoğan, şöyle konuştu:
“Türkiye, doğuya ve batıya ait ne varsa hepsini kucaklayan, bağrına basan büyük medeniyet mirasının bugünkü varisi olarak yeni bir şahlanış içindedir. İlhamını şanlı geçmişimizden alan, gözünü yarım asır, bir asır sonrasının dünyasına diken bu atılımı gençlerimizle birlikte zafere ulaştırmakta kararlıyız. Bu asla içi boş bir hamaset, kibir ürünü bir böbürlenme, romantik bir mazi özlemi değildir. Tam tersine hakikatin ta kendisidir. Çünkü dünyada bu kadar geniş bir alanda, anıtlarıyla, şehitlikleriyle, abideleriyle, camileriyle nice tarihi eserleriyle iz bırakmış bir başka millet yoktur.
İşte bu izleri takip ederek Moğolistan’ın derinliklerinden Adriyatik kıyılarına, Viyana kapılarından Kırım’ın dillere destan bahçelerinde kadar her yerde, bize ait eserlere sahip çıkıyoruz. Ecdat kısa süreliğine de olsa ayak bastığı her yerde öyle güzel ve derin hatıralar bırakmış ki nereye gitsek rengiyle, kokusuyla, özlemi ile karşılaşıyoruz. Eğer bugün, bölgesinde ve dünyada gücü, itibarı, etkisi giderek artan bir Türkiye varsa bunu ecdadın çok geniş bir coğrafya serptiği sevgi ve sevgi tohumlarını yeniden filizlendirmeye borçluyuz.”
Türkiye’deki asırlık ihmalleri, geri kalmışlıkları, hak ve özgürlük eksikliklerini, milletle birlikte 19 yıl gibi kısa bir sürede gidermeyi başardıklarını belirten Erdoğan, eğitimden sağlığa, adaletten güvenliğe, ulaştırmadan enerjiye, tarımdan sanayiye, spordan savunmaya her alanda Türkiye’yi, gelişmiş ülkeler ligine kadar getirdiklerini anlattı. Erdoğan, “İnşallah dünyanın küresel, siyasi ve ekonomik düzeninin yeniden biçimlendiği şu dönemi de istikrar ve güven iklimini koruyarak değerlendirdiğimizde Allah’ın izniyle artık zirveye çıkmış olacağız.” dedi.
Malazgirt Zaferi’nin 1000’inci yıldönümü olan 2071’i, uzun vadeli vizyonlarının sembolü olarak belirlemelerinin gerisinde de bu anlayışın olduğunu dile getiren Erdoğan, “Bazıları bu ülkenin ve milletin bırakınız 50 yıl sonrasını 50 dakika sonrasını bile düşünmüyor, bunun sorumluluğunu hissetmiyor olabilir ama bizim vizyonumuz işte budur. Hayali olmayanın hedefi, hedefi olmayanın yolu olmaz. Davası hak olanın yardımcısı haktır, hak olan davada zafer de muhakkaktır. Bu düsturla, tarihin gösterdiği istikamette yürümeye devam edeceğiz.” diye konuştu.
Anadolu’daki 1000 yıllık Türk varlığının her dönemi gibi, bu günlerin de kolay geçmediğini vurgulayan Cumhurbaşkanı Erdoğan, şöyle devam etti:
“Bir yandan bölgemizdeki terör ve istikrarsızlık sorunlarının, diğer yandan tabii felaketlerin, bir yandan küresel çalkantıların etkileriyle yüzleşiyoruz. Bunun yanında, önümüzde pek çok fırsatın, imkanın da olduğunu biliyoruz. İstiklal Marşı bile ‘Korkma’ diye başlayan bir millete yeis yakışmaz, durmak, duraksamak, geri dönmek yakışmaz. ‘Ben ezelden beridir hür yaşadım, hür yaşarım. Hangi çılgın bana zincir vuracakmış, şaşarım. Kükremiş sel gibiyim bendimi çiğner aşarım. Yırtarım dağları enginlere sığmam taşarım.’ Bu kükremiş sel gibi millete zincir vuracak gafiller, gerektiğinde dağları yırtacak azme ve kararlılığa sahip olduğumuzu unutmasınlar.
Buradan bir kez daha tekrarlamak istiyorum, Cumhuriyetimizin 100’üncü yılı da bizimdir, İstanbul’un Fethinin 600’üncü yılı da bizimdir, Malazgirt Zaferi’nin 1000’inci yılı da bizimdir, Hicret’in 1500’üncü yılı da bizimdir. Nasıl fetihlerimizden, ilim insanlarımızla, gönül insanlarımızla, sahip çıktığımız ihya ettiğimiz, inşa ettiğimiz eserlerimizle geçmiş bizimse, teknolojisiyle, yenilikçiliğiyle, yapay zekasıyla hiç unutmayın, gelecek de bizimdir. Çünkü tarihin bize yüklediği hiç bir sorumluluktan kaçmamış, hiçbir mücadeleden geri durmamış, hiçbir fedakarlıktan sakınmamış, emeğini ve gerektiğinde canını ortaya koymaktan çekinmemiş bir milletiz. Çünkü biz Türkiye’yiz. Çünkü biz dünyanın en kadim topraklarına, her karışına ve tüm mirasıyla sahip çıkan Türk milletiyiz.”
Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, Türk milletinin, insanlığın vicdanı, mazlumların ve mağdurların umut kapısı olduğunu belirterek, “Ne zaman ki bu vasıflarımızı kaybedersek işte o zaman ahirimizi tehlikeye atmış oluruz, ne zaman ki medeniyetimizin ve tarihimizin emanetini yere düşürürsek işte o zaman akıbetimizi belirsizliğe sokmuş oluruz. Hiç kimsenin ülkemize ve milletimize böyle bir kötülüğü yapmasına göz yummayacağız. Anadolu’daki tarihimizin sıfır noktası Malazgirt’ten bir kez daha söz veriyoruz, büyük ve güçlü Türkiye yolunun kesilmesine rıza göstermeyeceğiz.” dedi.
Daha çok çalışarak, daha çok gayret göstererek, daha çok mücadele ederek, Türkiye’yi 2023’e hedeflerinden 2053 ve 2071 vizyonundan ayrı düşürmeyeceklerini bildiren Cumhurbaşkanı Erdoğan, “Milletimizin başını yere eğdirmeyecek, yüreğine hüzün çöktürmeyecek, gençlerimizin umutlarının kırılmasına meydan vermeyeceğiz. Bugün burada, Malazgirt’te sizlerin gözlerinde gördüğüm ışık, hissiyatımda yalnız olmadığımı gösteriyor. Milletimizin, daima yanı başında olan devletine gösterdiği güven ve ortaya koyduğu feraset, yürüdüğüm yolda yalnız olmadığımı gösteriyor.” ifadelerini kullandı.
Erdoğan, özellikle gençlerin coşkusu, sevgisi ve enerjisinin, mücadele güçlerini sürekli tazelediğini sözlerine ekledi.
Programın sonunda Beyoğlu Belediye Başkanı ve Okçular Vakfı Başkanı Yıldız tarafından Erdoğan ve MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli’ye hediye takdim edildi.
Cumhurbaşkanı Erdoğan, heyettekilerle toplu fotoğraf çektirdi.